2020 KÇÖ ve Pandemi Süreci
Pandemi
sebebi ile Nisan 2020 tarihinden itibaren işverenler tarafından başvurulan Kısa
Çalışma Ödeneği, özellikle Turizm sektöründeki bizler için yaklaşık 1 senedir
gündemimizin en üstündeki yerini koruyor. Bu süre zarfında, kamu haberlerinde
lanse edilmeye başlanan ''Turizm canlanıyor'' haberleri ve üzerinde sayı
oyunları yapılan istatistikler bir yana, mercek altında baktığımızda
ülkemizde Turizm sektöründe işler pek de düzelmediği aşikar.
BKNZ: MÜBERRA ERESİN KÇÖ AÇIKLAMASI
Bizzat KÇÖ (Kısa Çalışma Ödeneği) desteği alan birisi olarak bu sürecin, özellikle çalışanlar ve ikincil olarak işverenler dahil olmak üzere hepimize verdiği yaraların uzun süre tedavi edilemeyeceğini de kabul ediyorum.
O kadar fazla mesai harcayan insanlar olarak en yakın çevremizin kendi camiamızdan olduğuna dikkat ettiğimizde dışarıyı görmeyi bazen unutuyoruz. Çevremizde kendi sektörümüz dışında çalışanların, bu sene başında aldığı zam, terfi, yeni işe alımları heyecanla takip ediyoruz. Hatta trajikomiktir ki hala KÇÖ'nün anlamını bile bilmeyen kişiler olduğuna da şahit olduk. Pandemi ve KÇÖ, Turizm, Cafe-Restoran vb. gibi hizmet odaklı çalışan ve işverenler için hala gündemin en üstündeki yerini korurken, diğer sektörlerde ise artık gündemin en üst noktasında yer almadığı gerçeğini kabul etmek de gerekiyor. İzlediğimiz haberlerde bile Pandemi aylarca ilk sırayı almasına rağmen, politik de olsa günümüzde askeri, siyasi, üretim, tüketim ve ekonomi gündemleri ilgili spotu pandeminin dışında başka konulara da yönlendirmiş durumda.
Peki biz daha ne kadar en üst sırada Pandemi ve KÇÖ konusunu tutmaya devam edeceğiz?
Kendi
müşterilerinizden düşünün. Enerji, Finans, İlaç, Bilişim, Perakende ve Toptan Perakende
Gıda vb. başta olmak üzere kaç sektörden müşteriniz KÇÖ ya da şirkete giderken Corona olma endişesinden bahsediyor hala?
Ben kendi
adıma, o kadar kendi çevreme odaklanmışım ki dış dünyada neler olduğunu daha önce görsem de, yeni yeni kendime itiraf edebiliyorum.
Etkinlik
endüstrisi olarak tabir ettiğimiz bizler, hala karanlık odada unutulan ve kapısının
açılmasını bekleyen çocuklar gibi daha ne kadar KÇÖ bekleyeceğiz? Ülkede
ortalama %5-10 'luk bir dilimi oluşturan bizler gerçekten KÇÖ'yü beklemeli
miyiz? Yoksa makro bakışta ülkedeki diğer sektörlerin çoğunun artık
toparlanmaya başladığını kabul etmeli ve kendi işlerine yeni normal adı altında farklı yönde
devam eden %90 'ı örnek mi almalıyız?
Geçen 1 senede I-MICE'ın yaptığı çalıştay raporu dışında bir çalışma ya yapılmadı ya da yapıldıysa da tanıtımı pek işlemedi. Çalıştaydan çıkan rapordan sonra da görülen o ki gene devlete bel bağlandığında ise maalesef bir sonuç alınamıyor ya da sektöre gerekli iş akışını sağlayacak doğru aksiyon alınamadı.
Dernekler ve Hedef Stratejileri
Sektörde yer
alan ;
- Yazılım firmaları ile gerekli
pilot yönetimin sağlanacağı program ve geliştirilmesi,
- Acentalar, Transfer, Lojistik, Promosyonel
ürün dağıtım şirketleri ile ülke genelinde yıllık maske üretim & dağıtım
operasyonlarının koordinasyonu,
- Mekan&Oteller ile bu gibi
özel konuların haftalık - aylık toplantıların organize edileceği mekanların kullanımı,
- Catering firmaları ile yiyecek
içecek destek paketlerinin üretilmesi,
- Dernekler ile de, en önemlisini, yani yukarıdaki belirttiğim biz sektör çalışanlarının olduğu şirketlere iş
sağlayacak ilgili bağlantıların koordinasyonunu sağlayabilirdik.
Bunlar gibi uzatabileceğimiz pek çok madde ile iyi bir sistem kurulsaydı, bu kadar fazla
kişi KÇÖ'de olmaz ve en azından en ihtiyacı olan firmalar bu platformdan destek
olabilecek hizmetleri, kendilerine destek olabilecekleri bütçelerde tatlı bir
rekabet ile alabilirlerdi.
Zaman Kaybediyoruz
Gerek geçim
derdi, gerek sosyal düzenin kaybolması, gerek eleştiri ya da beklentiden başka
bir şey yapmama huyumuz yüzünden, sadece bu sektörde değil pek çok alanda zaman
ve istihdam kaybediliyor sürekli. Çünkü pek çok kişi sadece kendisine ya da şirketine çözüm bekliyor.
1, 0 'dan
her zaman üstündür. Gerçekten aksiyon alınacak olan fikirler ne zaman toplanıp
işler hale getirilirse o kadar iyidir ve hiç bir başlangıç için asla geç kalınmış değildir.
Sorgulamadan
edemiyor insan, gerçekten öncelikli olarak sorulması gerektiğini düşündüğüm
şeyler ve söyleyeceklerim var.
- Sadece bize özel, yani
belirtilen 1 Milyon insana kçö beklentisinde olmak ne kadar gerçekçi bir
beklentidir?
- 1 Milyon kişi olmak mı yoksa 1 tane ciddi bir çözüm bulmak mı önemlidir?
- Süpermarketlerin normal
marketleri, büyük plazaların küçük hanları, eticaret devlerinin küçük
esnafı bitirdiği vb. hızlı gelişen dünyada gerçekten sadece kçö ile ayakta
kalınabileceği mi düşünülüyor? Mutlaka birileri yok olacak ve devlet buna
bugün bir şey yapsa bile birkaç yıl sonra yapamayacak.
- Yıllarca emeğinden para kazanıp
otomasyon vb. gelişen dünya yüzünden (teknolojik savaş) işçilerini çıkartan
şirketlerin, bugün aynı gelişen dünya yüzünden(kimyasal savaş) kendi
işleri yok olma noktasına geldiğinde #kçödevametmeli diye basit bir beklentide
olması normal midir?
- Ülke olarak birlik
beraberlikten ne kadar uzaklaştık ve tek yönetim altında idare edilmeye ne
kadar alıştık ki çözümü birlik ve demokraside değil de başkalarından bekliyoruz, farkında mıyız?
Söyleyeceklerim Var Bonus:
- KÇÖ’nün ocak ayında ciddi bir oranda zamlanıp 2 ay sonra da ertesi ay bitiriyoruz denmesi nasıl bir çelişkidir? İnsanları önce korkutup sonra da istediklerini gıdım gıdım veren bir yönetim ile yaşadığımızı ve bizi hangi beklentiye soktuklarını farkında mıyız? İlgili kişilerden ‘’Sırf sizin için ben istedim ve uzattırdım’’ gibi bir açıklama gelirse bunu gerçekten #kçödevametmeli talebimiz sayesinde mi oldu zannedeceğiz? Yoksa siyasi bir propaganda olduğunu daha sonraları mı anlayacağız ?
Komplo Teorim:
Sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder